Kavılca. 13.000 yıllık bir mucize.

Dünya tarihinde kültür tarımını başlatan Anadolu insanı önce ekmeğini sonra lokmasını ağzına atar. Bu durum hepimizin genlerine ilmik ilmik işlemiş. Gluten almayalım, sağlıklı beslenelim, karbonhidrattan uzak duralım desek de bu kadim izi hücrelerimizden silmek o kadar da kolay değil. İşin aslı doğru da değil. Bu sebepledir ki uzunca bir süredir yediğimiz ekmeğin niteliğini oldukça önemsiyorum. Önceleri, bir süre evde kendi ekşi maya ekmeğimi pişirdim. Geçen yaz uzun süre evde olmayınca mayacığım beslenemeyip öldü. Sonra Kızıltoprak'ta açılan güzide ekmekçimiz Eppek sayesinde, atalık buğdaylar Siyez ve Üveyik'le yapılan ekmekleri yemeğe başladık. Tohumun hafizasıpost'umda bahsetmiştim detaylıca. 

Caddebostan'da ikamet eden, bir diğer çok sevdiğim ekmekçi Sour & Sweet Artisan Bakery'de ise geçen gün, Kavılca Buğday'ından yaptıkları ekmekle tanıştım. Kavılca tam anlamıyla efsane diyebileceğimiz bir buğday. Geçmişi 13.000 yıl önceye dayanan, genleriyle oynanmamış, hibrit olmamış antik bir tohum. Kars yöresinin çetin hava koşullarına kendini adapte etmiş, iklimle mücadelesinden daha da güçlenerek zaferle çıkmış bir ekin. Bizler bu topraklarda medeniyet tarihinin en eski buğdaylarına sahibiz.

Kavılca, güçlü bir buğday. Hoyrat iklime karşı kendini korumak için kabuklarını kalınlaştırıp sertleştirmiş. Ancak, gücü zaman içerisinde en zayıf yanı haline gelmiş. Çünkü köylü uğraşmak istemezmiş artık o sert kabukları soymakla. Zormuş, meşakkatliymiş. Tam bu cevher yok olmaya yüz tutmuşken, Yer Gök Anadolu Derneği Kahramanları bulmuş izini yok olmak üzere olan Kavılca'nın. Yıl 2006. Sadece bir kaç çiftçinin ambarında bir köşede, toplasanız 2 ton ancak edecek Kavılca'yı çiftçilerden satın almışlar. Sonra 200'den fazla çiftçiyi ikna etmişler bu kahramanlık yolunda birlikte yürümeye. Bu çabalar sonrası 100 tonu aşmış. Son rakam nedir bilmiyorum ama artarak devam ettiğine eminim. 

Genetiği değişmiş buğdaylara kıyasla gluten oranı çok düşük olan Kavılca buğdayı ihtiyacımız olan vitamin, mineral, protein ve yağ asitleri açısından da 1,5 kat daha zengin. Sour&Sweet Artisan Bakery'ciler Kavılca ununa ay çekirdeği, kabak çekirdeği de katmışlar. Sevmişler, beslemişler, yoğurmuşlar, özene bezene pişirmişler. Hoyrat coğrafyanın, sert mizaçlı antik buğdayı, besleyerek doyuran, sağlıklı, leziz bir ekmek olmuş çıkmış. 

Bu güzel ekmeği dilimleyip derin dondurucuya attım ben. Günde bir dilim yemek gayet yeterli. En az bir hafta gider. Biz sabah yemeyi tercih edenlerdeniz. 

Besinlerimiz kapitalin, sanayinin hegamonyasına bırakılamayacak kadar ciddi bir iş aslında. Verimlilik adına bilinçli ya da bilinçsiz büyük yanlışlar yapılmış. Süreç öyle işlemiş. Hep öyle işleyecek diye bir şey yok. Ne için olmuş ki? Her anlamda tohumumuza sahip çıkmaya başladığımız zamanlardayız şimdi. Yolun çok mu başı? Evet. Olsun, önemli olan bebek adımları. Gerisi gelir. 

Tohumumuza, toprağımıza, ekmeğimize, çiftçimize sevgiyle sahip çıkmamız dileğiyle...